Öğretmen atamaları, LGS, YKS, KPSS, öğrenci affı, mülakat, liyakat ve 9. sınıflara telafi düzenlemesi, şu günlerde en çok konuşulan konular. Temel sorunlar, köklü çözümler gerektirir.
Günü kurtarmaya yönelik projeler maalesef kalıcı olmuyor, sorunları sadece öteliyor ama bir türlü bundan vazgeçemiyoruz. Oysa sorunlar da belli çözüm yolları da ama nedense bir türlü yol alamıyoruz!
Devlet ya da bir hükümet politikası olsa her şey çok daha kolay olacak. Gelen her bakan kafasına göre değişiklik yapmayacak, yapamayacak. Adı üstünde Milli Eğitim Bakanlığı.
Lider zirvesinde anayasa ve ekonomik konular kadar eğitime de keşke yer verilse. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek gibi Milli Eğitim Bakanı da keşke muhalefeti bilgilendirse, görüş alışverişinde bulunsa. Çünkü bu makamlar sadece bugünü değil, geleceği de ilgilendiriyor!..
Öğretmen atamaları
Örneğin öğretmen yetiştirme, atama ve kariyer sistemi. Mülakat konusunda kıyametler koptu ama yola devam. Önümüzdeki hafta başlıyor. 20 bin kadro için 60 bin öğretmenimiz mülakattan geçecek.
Farklı branşlarda da olsa KPSS’de 80-85 puan alanlar açıkta kalırken 50’li puanlardan öğretmenlerin atanması çok konuşulacak. “Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 bin kadro” diye yola çıkıldı, 20 bin kadro ile yetinildi. Kadro sayısı ne kadar yüksek olursa olsun herkesi sevindirmek mümkün değildi ama bu da çok az oldu.
Oysa ücretli öğretmen yerine kadrolu öğretmen alınmış olsaydı, 100 bin kadro işten bile değildi… Ama asıl önemli olan, her yıl atanan öğretmenlerden çok daha fazla mezun veriyoruz.
O da yetmiyor, sertifikalılarla sayı daha da yükseliyor. En önemlisi de bir milyondan fazla yığılma var. Yani üç-beş yıl içinde tüm öğretmenlerimizi göreve başlatsak bile 10 yıl sonra, bugün yaşanan sorunlar katmerlenerek tekrar karşımıza çıkacak. Peki ne yapılabilir? Plan, program şart!
Üniversite sayısını ve kontenjanları sınırsız bir şekilde artırarak gençleri bir süreliğine mutlu ettik ama sonrasını hiç düşünmedik. Dünün mutlu gençleri, bugün mutsuz. Her şey gibi mutluluk da kalıcı olursa güzeldir yoksa daha büyük nefretlerin bir gerekçesi olabiliyor.
Öğretmen yetiştirme atama ve kariyer sisteminde durum böylesine iç karartıcı da diğer konularda farklı mı?
Bugünkü sistem, en idealist öğretmenlerimizi bile başta mülakat olmak üzere farklı nedenlerle meslekten soğuttu.
Bunu mu istiyoruz?
Düşünmek bile abes. Anlaşılmaz olan çok uzun süredir bütçeden en büyük payı eğitime ayıran iktidarın, eğitim konusunda kalıcı reformlar geliştirememesi.
Değiştiriyor gibi yapıp bu sistemi aynen devam ettirmenin, sorunları ötelemenin dışında hiçbir işe yaramadığını ne olur artık görelim.
Sınavlar…
Örneğin LGS, YKS, KPSS ve daha niceleri.
Öğrenci ya da mezunlarından kaçını sevindiriyor, kaçını hayata küstürüyor? Daha da önemlisi ne kadar adil, ne kadar seçici, ne kadar yönlendirici?..
Gelelim öğrenci affına. Neredeyse her on yılda bir çıkıyor ama her defasında yeni aflara gerek duyuluyor ve asıl dikkat çeken yönü afla gelenlerin ne kadarı, kaldıkları yerden eğitimlerine devam edebiliyorlar? Bu konuda da yeni açılımlar şart ama nedense kimse ezber bozmak istemiyor!..
Pek çok konuda cesur adımlar atarken, eğitimde neden bu kadar ürkeğiz anlamak mümkün değil!.. Mesleki eğitimi unutmak mümkün mü?
Asla ama adeta yok ettik ya da 50 yıl öncesinin gerisinde kaldık. Çıraklık, kalfalık, çiftçilik öldü.
Ne sanayide, tarımda, turizmde çalışacak eleman bulabiliyoruz ne de ara insan gücü gerektiren diğer alanlarda. Tüm öğrencileri 12 yıllık zorunlu temel eğitimden sonra üniversite önüne yığmak ne kadar doğru? Bütün bunları şimdi değil de ne zaman sorgulayacağız?..
9. sınıflar?
Sınıfta kalma rafa kaldırılırken enine boyuna düşünülseydi bugün bu noktaya gelinmezdi.
9. sınıflar için nasıl bir telafi düzenlemesi yapılırsa yapılsın, bu bir geri adım olacak ve sistemin devamlılığını ortadan kaldıracaktır. Bu yüzden sınıf tekrarı gibi cezalandırma yöntemleri yerine ödüllendirici sistemler geliştirilmelidir. Örneğin sadece not ortalaması en iyi olanların, en iyi lise ve üniversitelere yönlendirilmeleri gibi!..
Özetin özeti: Eğitim ve çocuklarımızın geleceği, hepimizin ortak paydası. Bu konuda alınan kararlar, bu çerçevede ele alınmalı ve ona göre kalıcı çözümler getirilmelidir.